10 Aralık İnsan Hakları Günü, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu’nun Haziran 1948’de hazırladığı ve birkaç değişiklik yapıldıktan sonra 10 Aralık 1948’de, BM Genel Kurulu’nun Paris’te yapılan 183. oturumunda kabul edilen 30 maddelik bildiridir. Bildirinin imzalandığı 10 Aralık, Dünya İnsan Hakları Günü olarak kutlanır.
Nelson Mandela ; İnsan haklarını inkar etmek, insanlığa meydan okumaktır.
Bildirinin imzalanmasında, tarihteki en ağır insan hakları ihlallerinin yaşandığı II. Dünya Savaş’ından sonra devletlerin, bireylere tanınan hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması konusunda birleşmesi de etkili olmuştur.
Bildirgenin konusu; yaşam hakkı, eğitim hakkı, haberleşme hakkı, seyahat özgürlüğü başta olmak üzere birçok hak ve özgürlüğü içeren konulardır.
Birleşmiş Milletler İnsan Komisyonu tarafından hazırlanan ve “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi” olarak kabul edilen bildirge, tıpkı geçmişte olduğu gibi günümüzde de çeşitli temsilci ya da savunucuların yürüttüğü kampanyalar ile devam ediyor. Bildirgedeki haklar, dünya üzerindeki her bireyin ırk, ulus, etnik köken, cinsiyet, din gözetmeksizin yararlanabileceği haklar olarak tanımlandı.
Türkiye ise bu beyannameyi 1949 yılında imzaladı. 71 yıldır hem uluslararası alanda hem de ülkelerin benimsediği kanunlarla temel hak ve özgürlüklerimizin korunması, haklarımıza erişim konusunda pek çok ilerleme oldu. Fakat siz bu satırları okurken hala milyonlarca insan savaş ve çatışmalarda yaşamını yitiriyor; sömürüye, tacize, istismara ve şiddete uğruyor. Ne yazık ki son verilere göre; 2019 itibariyle Dünyada 70 milyondan fazla insan zorla yerinden edildi, bunun 31 milyonu çocuk. 25 milyondan fazla insan ülkesini terk edip başka bir ülkenin korumasına sığınmak zorunda kaldı.262 milyon çocuğun okula erişimi yok, 650 milyon kadın ve kız çocuğu 18 yaş altı evliliğe zorlanmış. Dünyada 152 milyon çocuk işçi var ve bunların 10 da 7’si ağır ve tehlikeli işlerde çalışıyor.
Bunlar için yapmamız gereken sorumluluklarımız var. Hangi konuda olursa olsun, haksızlıklara karşı duyarsız kalmamalıyız ve çoğu zaman haksızlıklar karşısında sesinizi yükselttiğinizi de tahmin edebiliyoruz. Daha yaşanabilir bir dünya için bu çok önemli.
Montesquieu; Bir tek kişiye yapılan haksızlık, bütün topluma yöneltilmiş bir tehdittir.